Yalancı Mükemmel Dürüst Bizler...
Zamanlı zamansız sorgulamalar yaşamaya başladığımızda, büyük bir gururla hep yeni başlangıçlar yapasımız ya da başlangıçlarımızı sorgulamaya yönelme eğiliminde bulunuruz. Başlangıçları düşünür, istediğimiz gibi yorumlar yapıp; çoğu zaman olmayan gerçekliklere inandırırız kendimizi... Bazı zaman başlangıç hatalarımızdan, bazı zaman da beğenmediğimiz sonuçlardan kaçarız. Sonuç değişmese de başlangıçlar her şeyin nedenidir aslında; hep bilir ama yüzleşemeyiz....
Yeni başlangıç yapmaya karar verme evresinde; yaşanan kaosa kendimizin neden olduğunu unutur, yeni bir şans için; yeni bir başlangıç yapmaya karar veririz. Peki neden unuturuz; her birimiz birer sırdaş olabilir miyiz? İnsanın kendine söylemekten bile sakladığı sırları olamaz mı acaba? Kendimize söylemekten çekindiğimiz sırlarımızın sonucu olarak 'unutma' sürecine geçebilir miyiz acaba? Sır tutmaktan korktuğumuz için mi yoksa çok iyi sır tuttuğumuz için mi unuturuz? Başlangıçları sorgulama evresinde ise; her birimizin içinde kendine mükemmel yalan söyleyen dürüst karakterler çıkar birdenbire. O kadar samimidir ki o yalancı mükemmel dürüstler, farkında olmadan bizler onların hayatını yaşamaya başlar ve başlangıçların samimiyetini unuturuz. O unutma anında devreye giren yalancı mükemmel dürüstlerin hikayeleri; gerçeklikten uzaklaştırıp başlangıçlarımızın sonunu hüsran ile noktalarlar.
Ne yazık ki bizler için yalancı mükemmel dürüstlerin hayatları ilgi çekicidir. Onların olmayan mutlulukları ile mutlu olmak yerine, kendi varlığımızı ve dürüstlüğümüzü yaşamayı başarabilmek ise çoğumuzda olmayan bir erdem... Yalancı mükemmel dürüst karakterlerimizin, hayal ürünlerinin eserlerine anlam yüklemenin anlamsızlığı ile geçirdiğimiz hayatımızın kıymetini anlayabilmek neden bu kadar zor?
Hayatın rengine takılan insanların kendilerine bir türlü renk bulamamaları ne ironik bir çelişki. Kime göre, neye göre o renk? Ya da yaşamak ile mükellef olduğumuz bir hayata renk aramak neden? Başlangıçları olduğu gibi kabul edip gerçeklikleri ile yüzleşip, içimizde beliren yalancı mükemmel dürüstlerden sıyrılırsak; mutsuzluklarımızın ve mutluluklarımızın anlamanı fark eder, hayatı b... rengi yaşamaktan kurtuluruz beklide....
Yeni başlangıç yapmaya karar verme evresinde; yaşanan kaosa kendimizin neden olduğunu unutur, yeni bir şans için; yeni bir başlangıç yapmaya karar veririz. Peki neden unuturuz; her birimiz birer sırdaş olabilir miyiz? İnsanın kendine söylemekten bile sakladığı sırları olamaz mı acaba? Kendimize söylemekten çekindiğimiz sırlarımızın sonucu olarak 'unutma' sürecine geçebilir miyiz acaba? Sır tutmaktan korktuğumuz için mi yoksa çok iyi sır tuttuğumuz için mi unuturuz? Başlangıçları sorgulama evresinde ise; her birimizin içinde kendine mükemmel yalan söyleyen dürüst karakterler çıkar birdenbire. O kadar samimidir ki o yalancı mükemmel dürüstler, farkında olmadan bizler onların hayatını yaşamaya başlar ve başlangıçların samimiyetini unuturuz. O unutma anında devreye giren yalancı mükemmel dürüstlerin hikayeleri; gerçeklikten uzaklaştırıp başlangıçlarımızın sonunu hüsran ile noktalarlar.
Ne yazık ki bizler için yalancı mükemmel dürüstlerin hayatları ilgi çekicidir. Onların olmayan mutlulukları ile mutlu olmak yerine, kendi varlığımızı ve dürüstlüğümüzü yaşamayı başarabilmek ise çoğumuzda olmayan bir erdem... Yalancı mükemmel dürüst karakterlerimizin, hayal ürünlerinin eserlerine anlam yüklemenin anlamsızlığı ile geçirdiğimiz hayatımızın kıymetini anlayabilmek neden bu kadar zor?
Hayatın rengine takılan insanların kendilerine bir türlü renk bulamamaları ne ironik bir çelişki. Kime göre, neye göre o renk? Ya da yaşamak ile mükellef olduğumuz bir hayata renk aramak neden? Başlangıçları olduğu gibi kabul edip gerçeklikleri ile yüzleşip, içimizde beliren yalancı mükemmel dürüstlerden sıyrılırsak; mutsuzluklarımızın ve mutluluklarımızın anlamanı fark eder, hayatı b... rengi yaşamaktan kurtuluruz beklide....